بسم الله الرحمن الرحيم الحمد لله رب العلمين و الصلاة والسلام على سيد المرسلين اما بعد
جماد الآخر 1437 بورصه8
TOPRAK & YAPRAK ASLIM NE BENİM?
Aslın beyânı tarafına göz atmaya başlayacaktık. Asır nedir? İdrâk nasıl tecelli eder? Asrın idrâkine İslâm’ı söyletmek imkânı var mıdır? Şâyet söyletecek olsak karşımıza neler çıkar? Asla halel gelir mi? Aslın tahrîfi değil belki; bu asırda yaşayan bizlerin zihniyetinde bir sarsıntı ve kayma vukua gelir mi? Asıl asârı ihata etmiyorsa, bu asırda konuşsa ne işe yarar?
Aslın, asır tarafından idrâk edilmesi bir mesele; aslı, asrın idrâkinin söylemesi bambaşka bir meseledir.
Pekâlâ, böyle çetrefil bir yola neden başvurmuş olabilir, asrın insanı? Asrın idrâkini niçin esas almaya cür’et etmiş veya mecbur kalmış?
Son soru tafsîlâta muhtâcdır. Yazının birinci bölümü ilâveler iktiza ediyor. Rabbim izin verirse ara sıra tafsîlâta girmemiz gerekecektir.
Zamana bağlı, bir mekâna muhtâc varlık, yazının gidişatına hâkim olamıyor. Söz kendi mecrâsında akıyor. Kâtib akan elfâzı kaydediyor. Mütemadiyen hidâyet talebi bu sebebden demek.
Aslın beyânına dönelim. Ortada bir asıl var, bir de bunun beyân edilme vazifesi. Nedir efendim bu asıl denilen?
Beyân tarzı değiştikçe asıl bize başka başka görünüyor. Aslın beyâna ihtiyacı var mıdır? Beyân ihtiyâcı asıldan mı neş’et ediyor; bizden mi kaynaklanıyor?
Ne adamsın kâtib! Yazıyı soru işâretiyle doldurdun; başka noktalama işâreti bulamadın mı? “Doğru soruyu sorabilmek doğru cevabı alabilmek için mühim bir araçtır.” derler. Akıllı arayıcıdan, deli sorucu yeğmiş. Sora sora Bağdâd bulunmuş. Soruyu kime soruyoruz? Soruyu kim soruyor? Soruyu sorub da ne yapacağız? Acıkınca yiyeceğimiz bir helvâ mıdır soru?
Efendim, asıl nedir? Aslımız nedir?
Aslımızın su, nutfe, toprak, Âdem Aleyhisselâm ile Tayyibe eşi olduğuna imânımız tamdır. Nutfe oluşundan vilâdete kadar olan safahât mevcud görüntü kaydedicileriyle an be an kaydedilebilmekte ve çıplak gözle görünür hâle dönüştürülebilmektedir. Toprak ve Âdem Aleyhisselâm ile Eşi kısmı ise Kur’ân-ı Ker’im’de yazılıdır.
Bizim itikadımıza ters düşen erâya da rastlamak mümkindir. Başlama safhasına maymun ile başlayan inanış günümüzde bilimin görüşü diye haykırılmaktadır.
Âdem Aleyhisselâm ile maymun kefelere konularak tartılmakta ve tartışılmaktadır. Onlara maymunu fısıldayanlar olduğu gibi bize de Âdem Aleyhisselâm’ı söyleyen vardır. Âdem Aleyhisselâm’dan yola çıkanlar asırlarca âleme hükmetmiş ve hakikât adına tek sözcü olmuşlardır. Endülüs’ün Sicilya üzerinden Garba naklinden sonra bilimler, tekniği de kullanarak genel geçer itikâd esaslarını sarsmıştır. Mevcûd yapı savunmaya devâm etmiş; ama bu esnada kullanılan terimler alınıp verilmeye başlanmıştır. Sadece terimler bazında kalsa neyse itikâd bilimselleştirilmiştir. İlişki tek yönlü olmamış, bilim de itikâd halini almıştır.
Efendim, aslımız hem topraktır, hem nutfedir ve hem de tilâvet edilen, Mushaflarda yazılı, hafızların hıfzettiği Yüce Kur’ândır. Kur’ân bize okunurken Cebrâîl Aleyhisselâm’dan sonraki ilk Kâri’ Muhammed Mustafâ Sallallahü Aleyhi ve Sellem’in beyanâtı, yaptıkları ve beğendikleridir.
Toprak işin içine girince toprağın bağlı olduğu Yüce Kâînât da aslımızdır. Aslın beyânı derken hem Yüce Kur’ân’ı hem Yüce Sünnet-i Seniyyey’i hem de Yüce Kâinât’ı gözümüzün önüne getireceğiz.
“Be adam hani İslâm nerde?” diyenler olacaktır. Efendim İslâm bir eylem- söz işimi; yoksa bir kavram mı? Yüce Varlık önünde el pençe divân durup içimizden de tüm güzel, övücü sözleri geçirmek ise İslâm, beyân esnasında ortaya dökülüverecektir. Telaşa mahal yoktur.
Aslın ne olduğunu ortaya koyunca, geriye beyânın tarzını açıklamak kalıyor. İşte bu çok uzun bir konuşma.
Şimdiye kadar nasıl olmuş, şimdi nasıl yapılmaktadır? Aslın kendine has bir beyân tarzından söz edilebilinir mi? Aslın beyânı ile yaşadığımız günler nasıl anlaşacaklar? Anlaşma imkânı var mıdır? Güncellenmeyen proğramların kullanılabilme imkânı var mı? Güncellenirken mevcûd verilerde kayıp yaşanacak mıdır? Kaybolan verilerin yerine ne ikâme edilmiştir veya edilecektir? Veri, veriyle değiştirilince asıl tahrif edilmiş olmaz mı?
Betonların içinde bir yaban mersini nasıl arz-ı endâm edebilir? Betonlar olmasa arabalar çamura batacak; ya da bu kadar adamı nereye sığdıracağız?
Allahım ilmimi artır. Beni yeryüzünde hayretler içinde şaşkın halde bırakma. Tut elimden. Herdem yardımına muhtâcım. Sözümü sözünden ayırma. Âmîn